8 Etkili Adımda Korkuları Yenmek

Aylık Bülten

Güncel çalışmalarımdan, yayınladığım yazı ve videolardan en hızlı şekilde haberdar olmak için, aylık bültenime üye olun.

    “Cesaret, korkusuzluk değil, korkuyla yüzleşme yeteneğidir.”
    – John B. Putnam Jr.

    Hayatınızı etkileyen ve üstesinden gelemediğiniz korkularınız var mı? Varsa eğer, bu korkuları yenmek ve onlardan özgürleşmek ister misiniz?

    Aşağıdaki birinci maddeyi okumadan “benim hiçbir korkum yok” demeyin lütfen. Muhtemelen bu, korkularınızla yüzleşmekten sizi alıkoyan ve inkarla maskelenen gizli bir korku olabilir. Şunu bilin ki, korkmak asla zayıflık değil. Asıl zayıflık, korkunun esiri bir hayat sürmek.

    Bu yazıda, korkuları yenmek için kullandığım ve bizzat kendi hayatımda etkisi kanıtlanmış 8 adımı bulabilirsiniz. Umarım bu adımlar, sizlere de yardımcı olur.

    1. Korkunuzu Tespit Edin

    Korkuları yenmek için atmanız gereken ilk adım, neden korktuğunuzu net olarak tespit etmek ve onu kabul etmektir. Korku öyle bir şey ki, kendini gerçek haliyle, apaçık ortaya koymaz. Tam tersine, bir maske ardına saklanır, kendine kılıf örer ve hayatın içine farkettirmeden sızar. Zihnimiz bizimle oyunlar oynar, hedef saptırır ve biz onun bir korku değil de sanki kendi “tercihimiz” yada kişilik yapımız olduğunu zannederiz. Dolayısıyla üstesinden gelememiz gereken gerçek bir korkumuz olduğunu farkedemeyiz.

    Gerçek Yaşam Örnekleri

    Kendi hayatımdan örnek verecek olursam, herkes beni kendini iyi ifade eden birisi olarak tanır. Aslında, düşüncelerimi kolaylıkla ortaya koyuyor olmama rağmen, söz konusu duygular olduğunda bunları ifade etmekte zorlanıyorum. Özellikle de yakın ilişkilerimde bu durum maksimuma çıkıyor. Görüldüğü gibi sanki ortada bir korku değil de bir kişilik yapısı varmış gibi duruyor. Halbuki bu yapı kendiliğinden ortaya çıkmadı. Bazı olumsuz deneyimler yada gözlemler korkuya dönüştü ve derinlere kök saldı. Öyle ki, bu korkular kendilerini kişilik yapısı ardına sakladı ve beni korumak gibi yüce bir misyon üstlenerek, duygularımı ifade etmeme kısıtlamalar getirdi. İnanın bana bu bir kişilik yapısı değil. Bu bir “korku”: “Duygularımı olduğu gibi ifade edersem, incinmekten, yanlış anlaşılmaktan, karşı tarafın sevgisini kaybetmekten korkuyorum. Duygularım açığa çıkarsa, bunun suistimal edilmesinden korkuyorum.”

    Bir başka örnek daha vereyim. Yakın bir arkadaşım, evlilik konusunda son derece olumsuz fikirlere sahip. Öyle ki, mevcut ilişkisi ne kadar güzel olursa olsun, evlilik konusu gündeme geldiğinde bir anda duyguları değişiyor ve o ilişkiden uzaklaşmak istiyor. Buzdağının görünen yüzünde, mantığı ona “Evliliklerin %50 si yürümüyor, evlilik ilişkileri öldürüyor, vs.” diyor. Habuki kendisi henüz hiç evlenmedi. Yani bu düşüncelerin kaynağı tamamen başkalarının deneyimleri.

    Konuyu biraz daha deştiğimizde ise, buzdağının altında yatan asıl korkunun özgürlüğünü yitirmek korkusu olduğunu görüyoruz. Bu korku yüzünden hem duygusal hem de fiziksel olarak yapayalnız bir hayat sürüyor. Ve belki de kendini, yaşayabileceği harikulade deneyimlerden mahrum bırakıyor. Ama O’na sorsan, bunun sebebi korku değil, yalnız yaşamayı tercih ediyor olması. Bunu da özgürlük olarak tanımlıyor.

    Kendinize Karşı Dürüst Olun

    Korkular kendini apaçık ortaya koymadığından, onu tespit etmek için derinlemesine düşünün ve kendinize karşı dürüst olun. Ama merak etmeyin, korkunun izini sürmek son derece kolay. Korku genellikle, hayatınızda istediğiniz gibi gitmeyen ve her daim sorun üreten alanlara çöreklenmiştir. Bunlar duygusal yada maddi alanlar olabilir. Korkunun derinliğini ölçmek istiyorsanız, bu alanı iyileştirebileceğinize dair inancınıza bakın. Eğer inancınız azsa, korkunuz çoktur.

    Dolayısıyla, korkuyu tespit edebilmek için, hayatınıza objektif olarak bakın: “Evet işte bu alanda hayatım hiç de istediğim gibi gitmiyor. Bugüne kadar bunun sebebini hep başkalarına yada kendi kişilik özelliklerime bağladım. Ama aslında şimdi fark ediyorum ki bunun sebebi ………..’dan korkuyor olmam.” diyebilin.

    2. Paradigmalarınızı Belirleyin

    Korkuları yenmek için atmanız gereken ikinci adım, zihnin arka planında çalışan paradigmaları orta koymaktır. Bu oldukça kolay olduğundan hemen şimdi yapabilirsiniz. Bunun için elinize kağıt – kalem alın ve söz konusu korkunuzla ilgili aklınıza ne geliyorsa madde madde yazın;

    • Bu korkuya dair düşünce kalıplarınız neler?
    • Korkunuzu pekiştiren ve günlük hayatta kullandığınız atasözleri ya da deyimler var mı?
    • Bu korkuyla ilgili olumsuz anılarınız neler? Bizzat kendiniz yaşamasanız bile etkisi altında kaldığınız bir hikaye varsa onu da listenize ilave edin.

    Düşünmeden yazın, sadece yazın. Düzgün cümleler kurmanıza bile gerek yok. Bırakın içinizde ne varsa yazı olarak açığa çıksın. Böylece korkunuza dair tam bir zihin haritasını ortaya koymuş olacaksınız.

    Geçen gün Joe Vitale’nin, “Parayı nasıl çekersiniz?” isimli kitabını okuyordum. Yazarın önerdiği ilk adım, para ile ilgili düşünce kalıplarının ortaya konmasıydı. Bunun için de yukarıdaki yöntemi öneriyordu. Bu yöntemi uygulayana kadar, para ile ilgili olumsuz düşüncelerimin farkında bile değildim. Aksine, para ile son derece iyi bir ilişkim olduğunu sanıyordum. Elime kağıt kalem aldığımda gördüm ki, paraya dair ne kadar olumsuz bir zihin haritam varmış. Parayı kazanmak için önüme ne kadar çok engel koyuyormuşum.

    Korkuları yenmek için onlara dair zihin haritanızı net bir şekilde ortaya koymalısınız. Çünkü bu harita, zafere ulaşma yolunda size yol gösterecek.

    3. Paradigmalarınızı Değiştirin

    Artık söz konusu korkunuza dair zihin haritanız elinizde. Yani çözüm de elinizde. Yazmış olduğunuz maddelerin üzerinden tek tek geçerek, hangisi size hizmet ediyor, hangisi size hizmet etmiyor ayıklayın. Artık size hizmet etmediğini düşündüğünüz maddeleri yenisi ile değiştirin. Burada dikkat etmeniz gereken husus, yeni paradigmanız inandığınız, gerçekliğini kabul ettiğiniz bir şey olsun. Kendinizi kandırıyormuş hissi vermesin.

    Örneğin; yalnızlıktan korktuğunuzu ve bu konudaki paradigmalarınızdan birinin “kimse benimle uzun süre beraber olmak istemez, eninde sonunda beni terk eder” olduğunu varsayalım. Bu düşünceyi değiştirmek istiyorsanız, üzerini çizin ve yerine şunu yazın: “Seviyorum, seviliyorum. Sevmek ve sevilmek benim doğuştan hakkım.”

    Zihninize bilinçsizce yerleşmiş eski paradigmaları, bilinçli farkındalıkla yenileme zamanı geldi! Yeni düşünce kalıplarınızı temiz bir kağıda geçirin ve her gün okuyun. Ta ki zihninizde kökleninceye kadar. Eski paradigmalar aklınıza geldiğinde, içinizde hiçbir etki yaratmıyor bilakis “ne saçma” diye düşünüyorsanız, yenileri iyice yerleşmiş demektir:)

    4. Korkunuzu Önce Zihninizde Yenin

    Bu adım çok önemli. Belki de en önemlilerinden biri. Neden mi? Çünkü, zihninizde bile hayal edemediğiniz bir şeyi, gerçek hayatta yapmanız mümkün değil de ondan. Şunu bilin ki, etrafınızda gördüğünüz her şeyi ilk önce birileri hayal etti. Dolayısıyla, bir şeyin bu hayatta gerçek olabilmesi için önce birinin zihninde gerçek olması gerekir.

    Korku hissettiğiniz durumu kafanızda canlandırın. Ancak bu sefer kendinizi korkuya teslim olan değil korkuyu yenen biri olarak görün. Örneğin yükseklik korkunuz varsa, yüksek bir apartmanın tepesinden aşağıya doğru baktığınızı hayal edin. Hayalinizin ilk aşamasında, sıkı sıkıya bir yere bağlı ve son derece emniyette olduğunuzu düşünün. Duruma alıştıkça bağlarınızdan aşama aşama kurtulun ve artık rahat bir şekilde aşağıya bakabildiğinizi hissedin. Hatta daha da abartın! Kanatlarınızın çıktığını, kuş gibi göklerde süzüldüğünüzü ve bundan büyük bir keyif aldığınızı hayal edin.

    5. Korkunuza Sevgi Verin

    Evet biliyorum, bu madde kulağa çok saçma geliyor. Ama önyargılı olmayın zira bu madde korkuları yenmek için kilit bir rol oynuyor. Neden mi?

    Çünkü bu hayat, birbirine zıt ama birbirini tamamlayan ikilikler (dualiteler) üzerine kurulu. Örneğin siyah-beyaz, gece-gündüz, aydınlık-karanlık, iyi-kötü, vs. Yani bir şey varsa tam tersi de muhakkak var. Bir şeyin varlığının nedeni, tersinin de var olması. Örneğin gece olmasaydı, gündüz de olmazdı. Çünkü her zaman gündüz olsaydı, bu durum değişmez bir teklik olacağı için, onu tanımlamaya ihtiyaç duymazdık. Hatta onun farkına bile varamazdık.

    Pek çok kişi sevginin tersinin nefret olduğunu zanneder. Halbuki bu doğru değil. Sevginin zıttı “korku”dur. Korktuğunuz şeylere tekrar bir bakın. İçinde sevgi barınmadığını göreceksiniz. Korkuları yenmek için, onları sevginin içinde eritmelisiniz. Ne zaman bir korku hissetseniz, korktuğunuz olaya, kişiye yada ortama sevgi gönderin. İçinizden gelmese bile bunu yapın. Sevginin olduğu yerde korku barınamaz, tıpkı aydınlığın olduğu yerde karanlığın olamayacağı gibi. Korkunun panzehiri sevgidir.

    En başta verdiğimiz örneğe geri dönelim. Evliliğe karşı olan ve bu düşüncelerinin temelinde özgürlüğünü yitirme korkusu olan arkadaşımı ele alalım. Aslında bu kişi karşılıklı bir sevgi ilişkisindedir. Nasıl oluyor da sevgi ve korku bir arada oluyor diye sorabilirsiniz. Cevabı çok basit, çünkü bu kişinin asıl korkusu evlilik değil özgürlüğünü yitirme korkusu. Yani evliliği bir kapan olarak görüyor ve hapsedileceğini, kısıtlanacağını düşündüğü bu duruma karşı içinde büyük bir korku besliyor. Böyle bir durumu yaşamaktansa kendini yalnızlığa mahkum etmek ve aşka arkasını dönmek çok daha güvenli görünüyor.

    Hapsedilme ve kısıtlanma korkusu içinde sevgiyi barındırmaz. Bu yüzden de korku oradadır. Bu korkuya sevgi gönderildiğinde korku erir. Korkuyla kapanan gözler açılır ve hakikat apaçık görünür. İnsanın özgürlüğüne hiçbir şeyin mani olamayacağı kavrayışı gelişir. Özgürlük insanın ruhundan gelir. Kendisinden başka hiç kimse, kişinin ruhunu hapsedemez. En büyük hapishane korku hapishanesidir. Bedeni hapsedebilirsiniz ama ruhu asla. Yıllarca hapsedilmiş insanların ruhundan akan şiirler bunun en güzel kanıtıdır.

    6. Kendinizi Gözlemleyin

    Korkuyu tetikleyen bir durum içine girdiğinizde, gözlemci yanınızı uyanık tutun. Bir yandan size korku veren bir deneyimle yüzleşirken, diğer yandan bu durum karşısında kendinizi gözlemleyin. Kendini gözlemlemek derken bedendeki duyumları kastediyorum; terleme, kızarma, kalbin küt küt atması, nefes alış verişin hızlanması ve sığlaşması gibi. Bu duyumlar gözlemlendiğinde, sanılanın aksine çok daha kolay normale dönerler. Bu sayede, özümüzden gelen güce sahip çıkarak, korkuyla yüzleşirken çok daha cesur oluruz.

    Burada esas olan en önemli şey “tekrar”dır. İlk etapta, korkuya yenik düşüp geri adım atabilirsiniz. Bu durum sakın cesaretinizi kırmasın. Kendinizi gözlemlemeye devam ettiğiniz sürece, bir sonraki yüzleşmede çok daha kararlı ve cesur davranırsınız. Unutmayın ki, bazen büyük zaferler kazanmak için, bir adım geri çekilmek gerekebilir.

    Örneğin benim yıllardır süren bir böcek korkum vardı. Öyle ki, hayatımı oldukça zorlaştıran anlar yaşamama neden olurdu. Bir yandan biliyordum ki bu korku kesinlikle rasyonel değil. Çünkü bir böcek beni asla alt edemez. Ben onu kolaylıkla öldürebilirim. Korkumu analiz ettiğimde, yüzeyde böcek korkusu olarak görünen bu korkunun temelinde esasen “öldürme” korkusu olduğunu fark ettim. Çünkü durum her ne olursa olsun, yaşayan bir canlının yaşama hakkını elinden almak bana vicdan azabı veriyordu. Bir böcekle karşı karşıya geldiğimde elim ayağım kesiliyor, terliyor, kalbim küt küt atıyor ve panikliyordum. Böcek öldürücüye elim bir türlü gitmiyor ama diğer yandan evimde bu canlının yaşamasına da izin veremiyordum. Yaşadığım korku hali böceği öldürdükten sonra bile devam ediyordu. Kendimi gözlemlemeseydim, böcek korkumun temelinde öldürme korkum olduğunu belki de hiç anlamayacaktım. Bu sayede böcekleri öldürmeden dışarı atabileceğim yeni yöntemler geliştirebildim. Elbette ki ilk etapta bu o kadar da kolay olmadı. Defalarca korkuya yenik düştüğüm zamanlar oldu. Şu anda geldiğim noktadan ise gayet memnunum. Ama yine de böceğin hızı ve boyutlarına göre geri adım atma hakkımı saklı tutuyorum:)))

    7. Yardım İstemekten Çekinmeyin

    Korkuları yenmek için istekli olmanıza rağmen, bu konuda ilerleyemediğinizi görüyorsanız yardım istemekten çekinmeyin. Bu profesyonel bir yardım da olabilir, bir arkadaşınız, aile büyüğünüz, kitaplar vs. de olabilir. Yaradana dua ederek ondan da yardım isteyebilirsiniz. Yardım nereden gelecek olursa olsun, sizin ona ulaşmanız için yapmanız gereken ilk şey yardımı talep etmektir.

    Örneğin böcek/öldürme korkum konusunda ilerleme kaydetmek için bu konuyla ilgili biraz araştırma yaptım. Bu sayede EFT (Emotional Freedom Technique)’yi keşfettim. Daha detaylı bilgiye www.EFTUniverse.com’dan kolaylıkla ulaşabilirsiniz. Yine aynı web sayfasında bulduğum bu dosya bana temel seviyede EFT uygulamasını öğreterek korkumu yenmem konusunda yardımcı oldu.

    Şuna emin olun ki, korkunuz varsa çaresi de vardır. Şu an okuduğunuz bu yazı bile esasen size yardım etmek için yazılıyor.

    8. Başkalarına  Yardım Edin

    Bu hayatta ne verirseniz onu alırsınız. Korkuları yenmek istiyorsanız, korkusu olan kişilere yardım edin. Yardım ettiğiniz kişilerin sizinle benzer korkulara sahip olması şart değil. Önemli olan tek şey herhangi bir korkuyu yenmesi için başkalarına yardım etmeniz. Böylece korkunun üstesinden gelinebilir bir şey olduğuna tanık olacaksınız. Bu da sizdeki kararlılığı, cesareti ve inancı artıracak.

    İnanın bana evren mucizevi bir şekilde çalışıyor. Evrene ne verirseniz katlanarak çoğalıyor ve size geri dönüyor. Başkalarına korkuları konusunda yardım ettikçe, hiç beklemediğiniz bir anda, kendi korkunuzu yenebilmeniz için evrenden büyük bir destek alabilirsiniz. Bu destek tam da ihtiyacınız olan ilham verici bir söz yada şarkı, yoğun yüksek bir duygu hali, çözüm sağlayabilecek bir kişi, kitap yada aklınızın ucuna bile gelmeyecek bir tesadüf olabilir. Önemli olan, bu yardımı alabilmek için her an hazır ve açık olmanız.

    Bu yazıyı yazarken aslında bir yandan size yardım ediyor diğer yandan da kendi korkularımı yenmek için gelecek her türlü desteğe kendimi açıyorum.

    Yazımı bitirirken, sizden şunu rica ediyorum; Etrafınıza, en yakınlarınıza ve kendinize dönün bir bakın! Korkuları karşısında sinmiş ve onların esiri olarak yaşayan ne kadar çok insan var değil mi? Öyle ki, bu durum artık onların normali olmuş ve bu şekilde yaşadıklarının farkında bile değiller.

    Biz onlardan olmayalım. Hayatımızı, korkularla örülmüş bir hapishaneye değil, bilinçli seçimlerle yarattığımız ve cesaretle yaşadığımız sonsuz olasılıklar ülkesine çevirelim.

    Sevgiler!
    Esra

    “İnce buzda kayarken, güvenli olan hızlanmaktır.”
    – Ralph Waldo Emerson