Affetme

Aylık Bülten

Güncel çalışmalarımdan, yayınladığım yazı ve videolardan en hızlı şekilde haberdar olmak için, aylık bültenime üye olun.

    “Kin taşımak, yanan bir kömür parçasını başkasına atmak için eline almak gibidir. Sadece kendini yakarsın.” – Buddha

    Hayatınızda affedemediğiniz kişiler var mı? Bir zamanlar benim vardı. Öyle kırgın, kızgın ve öfkeliydim ki. Böyle hissetmemin sebebi, hayatımın farklı alanlarında ama aynı dönemde ardı ardına gerçekleşen iki zorlu deneyimdi.  Bu aşırı yoğun öfkeyi baya uzun bir süre içimde taşıdım. Neden sonra gittiğim check-up’ta safra kesemde iki tane kocaman taş olduğunu öğrenecek ve Louise Hay‘in “Düşünce gücüyle tedavi” kitabında safra taşının zihinsel sebebinin, acı ve lanetleme olduğunu okuduğumda ise hiç de şaşırmayacaktım.

    Yoğun öfkeyi içimde taşıdığım o dönemde, içimin rahat etmesi için görebildiğim tek çözüm edenin bulmasıydı. Beni üzen herkes de aynı şekilde üzülmeli, zarara uğramalı, kalbi kırılmalı, bana yaptığı haksızlığı hatırlamalı, kahrolmalı ve bin bir defa pişman olmalıydı! İlahi adalet ancak böyle tecelli edebilirdi 🙂

    Ancak ne bedenimiz, ne zihnimiz ne de ruhumuz bu kadar yoğun bir öfkeyi taşımak için dizayn edilmedi. Dolayısıyla aradan geçen 1,5 yılın sonunda, bu duygu yüküne daha fazla dayanamıyordum. Öfkemden hiçbir şey eksilmemesine rağmen, artık bu öfkeyle yaşamaktan yorulmuştum. Artık bunun için bir şeyler yapmalıydım.

    AFFETME YOLCULUĞU

    Bir arkadaşım, kendine şifa vermek için reiki uyguladığını ve fayda gördüğünü söylemişti. Ona faydalı olan her neyse bana da faydalı olabilir diye düşündüm ve reiki almaya karar verdim. İşte macera böyle başladı:)

    Gittiğim yerdeki Reiki master, kalp çakramın çok küçüldüğünü ve özellikle oraya reiki vermemi önerdi. Dediği gibi de yaptım. Hemen hergün düzenli bir şekilde kendime reiki verdim. Kendim için bir şeyler yapıyor olmanın verdiği huzur ile bir nebze olsa rahatlamıştım. Ama daha fazlasını istiyordum. Çünkü öfkenin acısı hafiflese de, kendisi hala daha tüm heybetiyle içimdeydi.

    Bir süre sonra Reiki masterının vermiş olduğu bir başka eğitime daha katıldım. Eğitimin henüz en başında bize “hayatınızda nefret ettiğiniz, affedemediğiniz kişiler var mı?” diye sordu. Ben ve benim gibi pek çok kişi ellerimizi kaldırdık. Dedi ki; “Affedeceksiniz! Hayatınıza bolluk ve bereketi çekmek istiyorsanız affedeceksiniz. Bunun başka yolu yok!”

    Hepimiz karşı çıktık; “Ne yani, hem bütün üzüntüyü çek, hem bolluk ve bereketten mahrum kal, bu da yetmezmiş gibi bir de affetmek zorunda ol. Bu ne biçim bir adalet! Asla ve asla kabul edilemez!”

    Dedi ki, “Nefret çok güçlü bir bağdır. Bu bağı koparmadıkça özgür kalamazsınız. Özgür kalmak istiyorsanız, affedeceksiniz.”

    Peki ama nasıl?

    “Affetmek için tek yapmanız gereken kalpten samimi bir şekilde affetmeye niyet etmek” dedi ve bize öğrettiği affetme meditasyonunu, %100 affettiğimizi hissedinceye kadar, her gün yapmamızı önerdi. İşin güzel tarafı, affettiğimizi karşı tarafa söylemek ya da o kişiyle tekrar muhatap olup hayatımıza dâhil etmek zorunda değildik.

    Gönülsüz de olsam, yapmaya karar verdim. Ben bu yolda adım attıkça, evren de benim için güzel sürprizler hazırlamıştı. Ve böylece arkama bile bakmadan affetme sürecinde ilerlemeye devam ettim.

    AFFETME AŞAMALARI

    Deneyimlerimden gözlemlediğim kadarıyla affetmenin aşamalarını şöyle sıralayabilirim:

    • Yoğun öfke ve affetmeye karşı aşırı direnç göstermek
    • Affetmeye niyet etmek
    • Dilin affettiğini söylemesi
    • Kalbin affettiğini söylemesi
    • Affetsen bile geçmişin hala daha çok acı vermesi
    • Geçmişin artık acı vermemesi
    • Geçmişin verdiği ruhani deneyimin ve arkasındaki hayrın farkında olmak ve “iyi ki de öyle olmuş” demek
    • Affettiğiniz kişiyle iletişiminiz devam ediyorsa ve size karşı suçluluk hissettiğini görüyorsanız, onu bile teselli edecek kadar geçmişle barışmak
    • Yaşadığınız bu deneyimi rahatlıkla başkalarıyla da paylaşabilmek
    • Bundan sonraki hayatınız için kayıtsız şartsız her zaman affedici olmaya niyet etmek
    • Aslında affedilecek hiçbir şey olmadığını kavramak

    Hatırlarsanız bir önceki yazımda, “Kendini Sevmek” için affetmenin kaçınılmaz olduğunu söylemiştim. Neden mi? Çünkü başkaları tarafından haksızlığa uğradığımızda ve incindiğimizde aslında en çok kendimizi suçluyoruz ve başımıza gelenlerden dolayı kendimizi bir türlü affedemiyoruz. Diyoruz ki; “Nasıl bu kadar enayi olabildim? Nasıl buna izin verebildim? Neden engel olamadım? Neden baştan öngöremedim? Ben nerede hata yaptım?”

    İşte bu yüzden, önce ve her şeyden önce kendimizi tamamen ve en derinden affetmeliyiz. Bu linkten sizin için derlediğim affetme meditasyonlarına ulaşabilirsiniz.

    Öfke ve nefret o kadar ağır bir yüktür ki, onu sırtınızda taşırken size verdiği aşırı acıdan ve zorlanmadan dolayı gözleriniz kısılır. İki büklüm ilerlemeye çalışırken, önünüzü bile göremez, ne yöne gittiğinizi bilemezsiniz. Tek çözüm sırtınızdaki bu yüklerden kurtulmaktır. İşte ancak o zaman gözleriniz açılacak ve nihayet hakikati görebileceksiniz.

    Sevgiler!
    Esra

    “Başkalarını affetmeyen kişi, kendi geçeceği köprüyü yıkar.” – George Herbert